Kuduz aşısı, 1885 yılında Louis Pasteur tarafından bulunmuştur. Pasteur, kimya ve mikrobiyolojinin kurucusu olarak bilinir. Çalışmaları sonucunda fermantasyona ve hastalıklara sebep olan mikroorganizmaları keşfetmiştir. Kuduz, şarbon ve tavuk kolerası gibi ciddi ve tehlikeli hastalıkların aşılarını bulan ve uygulayan ilk kişi Pasteur'dur. Pasteur’ün mikrop teorisini ortaya atmadan önce, şekerin maya ile fermantasyonu sırasında istenmeyen maddelerin ortaya çıkmasından dolayı şikayet ediliyordu. O dönemde, mayanın bu fermantasyon işlemi sırasında kimyasal bir katalizör görevi gördüğü kabul ediliyordu. Pasteur, canlı hücre yapılarındaki kimyasal değişiklikler üzerindeki çalışmaları sayesinde, mayanın mikroskobik bir organizma olduğu sonucuna vardı. Bu teoriyi daha da genişleterek her mayalanma olayının ayrı bir bakterinin özellikleri ve etkisiyle meydana geldiği sonucuna ulaştı.

Pasteur, şekeri laktik aside, bunu bütirik aside veya alkole, alkolü de asetik aside çevirerek zincirleme değişik maddeler elde etti. Bu gözlemlerinden yola çıkarak bazı bakterilerin bazı hastalıklara iyi geldiğini ve tedavi ettiğini gözlemledi. Bu şekilde 1857 yılında bakteri teorisinin temelini attı.

Kuduz aşısı, insanlar için çok önemlidir. Kuduz hastalığı, hiçbir şekilde hafife alınmaması gereken bir hastalıktır. Kuduz mikrobuna bir kez yakalandığınızda, en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna gidip kontrol altında aşı ve tedavilerinizi yaptırmazsanız, sonuç kesin ölüme sebep olmaktadır. Kuduz hastalığı, merkezi sinir sistemini ağır şekilde tutan ve doğrudan beyni etkileyen çok tehlikeli bir hastalıktır. Bugün bile insanların ölümüne sebep olmaktadır.

Kuduz hastalığı, hayvanın salyasında bulunur ve genellikle ısırma yoluyla insanlara ve diğer hayvanlara bulaşır. Kuduz hastalığının ölümü genellikle solunum felcine bağlı olarak gerçekleşir. Kuşlarda ve böceklerde kuduz hastalığına şimdiye kadar yapılan araştırmalarda rastlanmamıştır. Kuduz hastalığı, birçok insan üzerinde deneyler yapılarak tedavi yolları aranmıştır. Ancak şimdiye kadar sadece bir kişi hayatta kalmayı başarmıştır. 10 gün komada kaldıktan sonra hasta gözlerini açmış, ancak sadece annesini tanımış ve yürümek, konuşmak gibi insani davranışları yeniden öğrenmek zorunda kalmıştır. Bu tedavi başka insanlar üzerinde denendiğinde hiçbir başarı sağlanamamış ve hepsinin sonucu ölümle bitmiştir.

Bu ve benzeri durumlarla karşılaşılması halinde hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı ve gereken tedavilere ve profesyonel sağlık uzmanları tarafından uygulanacak olan tedavilere harfiyen uyulmalıdır.