Akciğer kanseri, dünya çapında erkeklerde en sık ölüme neden olan ve kadınlarda ise ikinci sıradaki kanser türüdür. Bilim insanları, bu ölümcül hastalığı önlemek ya da ortadan kaldırmak için yoğun çabalar sarf etmektedir. Özellikle, akciğer kanserini tetikleyen farklı moleküllere karşı ilaç tedavileri geliştirilmeye başlanmıştır. Aşı tedavisi de bu girişimlerden biridir. Son zamanlarda medyada oldukça geniş yer tutan ve hastalara umut veren aşı hakkında birçok bilgi bulunmaktadır.

Gerçekten başarılı bir kanser aşısı var mı? Diğer kanserlerde fayda sağladı mı? Akciğer kanseri için umut var mı? Son günlerde medyada "Akciğer kanserinin aşısı bulundu" şeklindeki haberler, doğal olarak hasta ve hasta yakınlarında umut yaratmış ve hastaların bu konuda araştırma yapmaya başlamalarına sebep olmuştur. Türk Akciğer Kanseri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ufuk Yılmaz, konuyla ilgili bir açıklama yaparak, aşının etkinliğinin henüz kanıtlanmadığını ve kesin sonuçlar için 2015 yılı Eylül ayının beklenmesi gerektiğini belirtmiştir. Doç. Dr. Yılmaz açıklamasında şu ifadelere yer vermiştir:

"Aşının, bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser tedavisinde etkili olacağı düşüncesi, uzun süredir bilim insanlarının üzerinde çalıştığı bir konudur. Ancak, akciğer kanseri hücresinin antijenik özelliğinin karmaşık olması, etkili bir aşı geliştirilmesinin önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Günümüzde medyada "akciğer kanserinin aşısı bulundu" şeklindeki yayınlar, doğal olarak akciğer kanseri hastalarının ve yakınlarının ilgisini çekmiştir. Hasta ve yakınlarının bir arayış içerisine girmesi ve bu konuyla ilgili hekimlerinden "bu aşı nedir ve nasıl ulaşabilirim" şeklinde bilgi istemeleri, Türk Akciğer Kanseri Derneği'nin bir açıklama yapma gereği doğurmuştur. Biyolojik gerçekler çerçevesinde akciğer kanserinde aşı tedavisine ve hastaya olan faydasına bakmak gereklidir. Aşı, kanseri meydana getiren farklı bileşenlerin ele geçirilmesi ve bunların kanserli kişilere verilmesiyle beraber kişinin bağışıklık sisteminin uyarılmasına yönelik geliştirilmiştir. Bununla beraber, kanserli hastaların 'T hücresinin, farklı işlemlerden sonra kişiye bir ek olarak verilmesi de kansere karşı tedavide kullanılmaktadır."

Kansere karşı aşılar hem önleyici hem de tedavi amaçlı kullanılabilir. Önleyici aşılar, sağlıklı kişilerde kanser oluşumunu engellemek için geliştirilmiştir. Örneğin, rahim ağzı kanserine karşı bu amaçla aşı kullanılmaktadır. Tedavi edici aşılar ise, vücudun doğal koruma sistemini güçlendirerek mevcut bir kanseri tedavi etmek için geliştirilmiştir. Tedavi edici amaçla aşı kullanımında mesane, pankreas, lösemi gibi birçok kanserde klinik çalışmalar sürmektedir, ancak henüz uygulama onayı almış bir aşı bulunmamaktadır. Sadece diğer organlara yayılmış prostat kanseri için aşı uygulaması 2010 yılında Amerika'da onaylanmıştır.

Akciğer kanseri, diğer kanser türlerinden oldukça farklıdır. İmmünoterapi yapılacak birçok antijenik yapısı bulunmaktadır. Bu antijenik yapıların tümünü birden etkileyecek ilaçları bulmak kolay değildir, hatta neredeyse imkânsızdır. Ayrıca, tümöre karşı hastanın kendi immün yanıtı da tedavi sonuçlarını etkilemektedir.

Mevcut tedavilerden yararlanmak doğru bir tercihtir. Aşıyla, olası fakat doğrulanmayı bekleyen ortalama yaşam süresi kazançları söz konusudur. Aşı tedavisi konusunda yukarıda söz ettiğimiz çalışmada elde edilen sonuçlar, ülkemizde ruhsatlı ilaçların etkisi ile alternatif görünmektedir. Şimdilik, standart bir tedavi olarak onaylanabilecek seviyede biyolojik kanıtlar oluşmamıştır. Bu çalışmaların akciğer kanserinin tedavisinde yepyeni kapılar açması en büyük dileğimizdir. Aşının yakın zamanda ülkemize gelmesi mümkün görünmemektedir.